Mutlaka İzlenmesi Gereken En Duygusal Filmler
Mutlaka İzlenmesi Gereken En Duygusal Filmler
-
1. Unutma Beni (2014)
Alice Howland, Columbia Üniversitesi'nde ünlü bir dilbilim profesörüdür. Bir gün doktor muayenesinde kendisine Alzheimer'ın başlangıç evresinde olduğu teşhisi konur. Alice'in hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Geçirdiği hastalık, eşi ve üç çocuğuyla birlikte sürdüğü hayata yeni bir gözle bakmasını sağlayacaktır. İnsan ilişkilerini sorgularken öte yandan da en genç kızıyla olan ilişkisiyle de onu yeniden kazanmak için mücadele verir. Alice, uzmanlaştığı bölüm gereği hayatı boyunca yeni şeyler öğrenmektedir ve bu yüzden hastalığını başta kabullenmek istemez. Manhattan sokaklarında kayboluşuyla durumu kavramaya başlayan Alice, zamanla Alzheimer'la mücadele etmenin yollarını arayacaktır. Filmin başrollerini Julianne Moore ile birlikte Kristen Stewart, Alec Baldwin ve Kate Bosworth paylaşıyor.
-
2. Savaştan Sonra (2017)
Laura McAllan (Carey Mulligan) alışık olmadığı şehir hayatını bırakarak, eşinin Mississippi’deki çiftliğine yerleşmiştir. Zorlu bir benlik mücadelesinin içinde kalan genç kadın bu süreçte çocuklarını olabildiğince iyi koşullarda yetiştirmeye çalışmaktadır. Laura kendi iç kaygılarıyla boğuşurken, bölgeye savaştan dönen iki adam gelir. Bunlardan biri eşinin erkek kardeşi Jamie (Garrett Hedlund) olup; yakışıklı ve çekicidir. Yani kocasının olamadığı her şeydir. Ronsel Jackson (Jason Mitchell) da çiftlikte yaşayanlardan birinin oğludur ve Jamie’nin aksine bir savaş kahramanı olarak dönmüştür. Tüm bu gelişmelerle kasaba olduğundan daha farklı bir yere dönüşmüş, Laura’nın yaşamı zorlaşmıştır.
-
3. Her Şeyin Teorisi (2014)
Film, modern bilim ve teknoloji tarihini değiştiren İngiliz fizikçi ve teorisyen Stephen Hawking'in hayatından bir kesiti ele alıyor. Odak noktası olarak Hawking'in 1965 ve 1991 yılları arasında evli kaldığı ilk eşi Jane Wilde ile olan ilişkini konu alan filmde, öğrencilik yıllarında başlayan ilişkilerine, birlikte bilim adına yaptıklarına ve ALS hastalığının teşhisiyle yaşadıkları sarsıntılara tanık olacağız.
-
4. Canavarın Çağrısı (2016)
13 yaşındaki Conor O'Malley (Lewis MacDougall) hayatının en zor döneminden geçmektedir. Annesi (Felicity Jones) kanserin son evresindedir, okulda arkadaşları onu sürekli aşağılamaktadır, babası ve büyükannesiyle de yakın bir ilişkisi yoktur. Bir gece yarısı, penceresinden içeri devasa bir ağaç-insan şeklindeki canavar gelir. Canavar ona öyküler anlatacak, karşılığında Conor da kendi hayatını hiçbir yalan söylemeden canavara anlatacaktır. Conor kendi duygularıyla ve hayatın gerçekleriyle yüzleşmeyi bu sayede yavaş yavaş kavramaya başlayacaktır.
-
5. Daima Lilya (2002)
16 yaşındaki Lilya, eski Sovyetler Birliği’nde varoşlarda yaşamaktadır. Annesi tarafından terkedilen genç kız, kendisine baskı uygulayan teyzesinin yanında kalmaktadır. Çıkış yolunu ise arkadaşlarıyla vakit geçirmekte bulur. Andrei'ye aşık olup onun peşinden İsveç’e gitmeye karar verir. Eski iğrenç yaşamından kurtulup cennet ülkede yeni bir sayfa açmayı planlamaktadır. Fakat, yaşam onu bir seks köleliğine doğru itecek ve hayatın her yerde aynı olduğunu kavramasını sağlayacaktır.